TESLİMİYET
Gözlerim evimin penceresinden çıplak bir ağacın üzerinde kalan son kuru yaprağa ilişti. Rüzgarın etkisiyle, ağaca tutunan noktasından dönüp duruyor, buna rağmen savrulmuyordu yerçekimine doğru. Tam da kalemi kağıdı almışken karşıma, bu sahneyle zihnimde birbiri ardınca düşünceler sıralandı. Yaprağın bu amansız direnişiyle insanın varlık gayesini gerçekleştirdikten sonra, çabalarının yeniden meyve vereceği güne olan inancıyla ilahi kudretin kollarına kendini bırakması gerekirken güçsüz, kuru ve amansız direniş zihin dünyamda birbirine ne de çok benziyordu. Elbette bu teslimiyet ve umut kendiliğinden ortaya çıkmayacaktı. Her şeyin Malik’i sevildiğini, güvenildiğini, inanıldığını görmesiyle kulunun kalbinde teslimiyetin ve umudun müthiş huzurunu inkişaf ettirecekti. Farz ibadetle azalan mesafe her nefeste, her adımda O’nu (cc) anmakla ortadan kalkacak, bu yakınlıktan ünsiyet, muhabbet doğacaktı. ‘Her şeye nizam ve ölçü veren elbette benim hayatıma da nizam verecektir .’ düşüncesiyle