Kayıtlar

TESLİMİYET

    Gözlerim evimin penceresinden çıplak bir ağacın üzerinde kalan son kuru yaprağa ilişti. Rüzgarın etkisiyle, ağaca tutunan noktasından dönüp duruyor, buna rağmen savrulmuyordu yerçekimine doğru. Tam da kalemi kağıdı almışken karşıma, bu sahneyle zihnimde birbiri ardınca düşünceler sıralandı. Yaprağın bu amansız direnişiyle insanın varlık gayesini gerçekleştirdikten sonra, çabalarının yeniden meyve vereceği güne olan inancıyla ilahi kudretin kollarına kendini bırakması gerekirken güçsüz, kuru ve amansız direniş zihin dünyamda birbirine ne de çok benziyordu. Elbette bu teslimiyet ve umut kendiliğinden ortaya çıkmayacaktı. Her şeyin Malik’i sevildiğini, güvenildiğini, inanıldığını görmesiyle kulunun kalbinde teslimiyetin ve umudun müthiş  huzurunu inkişaf ettirecekti. Farz ibadetle azalan mesafe her nefeste, her adımda O’nu (cc) anmakla ortadan kalkacak, bu yakınlıktan ünsiyet, muhabbet doğacaktı. ‘Her şeye nizam ve ölçü veren elbette benim hayatıma da nizam verecektir .’ düşüncesiyle

BİR MENEKŞE YAPRAĞININ HİKAYESİ

Resim
              Binyüzon  kilometre mesafeden gelen menekşe yaprağının hikayes i... Memleket kokusunu,   büyüdüğüm evin sıcaklığını, en  önemlisi  de babamın şefkatini  hissetmek, özlediğim bu  değerleri kendimle beraber gurbete taşımak için  iyi bir yöntemdi kopardığım menekşe yaprağı.  Yirmili yaşları ma  kadar ailemden sevdiklerimden ayrılmak hissi nedir bilmeyen ben, şimdi memleketime en uzak şehirlerden birinde, ko ca bir kalabalığın içinde bir başıma kalmıştım.  Babam ,   bu şehirde  benim için  bir düzen  kurduktan sonra  arabaya binip giderken arkasından baktığımda göğüs kafesimd e  ki sızıyı halen dahi  hissederim .  Menekşe yaprağının hikayesi diyordum.   B abamın  severek yetiştirdiği  nice mis kokulu rengarenk çiçekler, gür bitkilerden biriydi menekşe ler .  Getirdiğim yaprakları dik ecektim ve  büyüdükçe ,  çiçek açtıkça yalnızlığımı gölgeleyecekti.    Çoğalan her yaprağıyla çiçeklerini görme umudum artıyordu. Lakin yaprakların sayısının artması bir süre sonra durmuştu.

KİTAPLARLA TANIŞMAK

Resim
                        Kitaplar, serüvenimin ehemmiyetli bir parçası. Çünkü ne zaman ki hayatımda kıymetli adımlar atmaya başladım, bu başlangıcıma ortaktı satırlar. Yıllardır bildiğim beni yontmuş, ruhuma nazik, naif bir biçim katmaya başlamıştı. Bu yüzden olsa gerek istikrarla ve ruhuma hayli tesir ederek okuduğum  ilk kitap,  yedi yüz  küsür  sayfalık Jules Verne ‘e ait Esrarengiz Ada kitabının yeri ayrıdır. Satırlarında her duyguyu hissedebildiğim, içinde yaşıyormuş hissi veren bir macera romanıydı. Bir kitabı önsözünden son satırına kadar okumuş olmanın mutluluğunu şu an bahsederken bile hissediyorum. Bu mutluluk düzenli kitap okumamın önünü açmıştı. Okuduğum kitapların isimlerini yazdığım bir ajandam vardı ve her bir kitaba sayı veriyordum. Böylece bu sayıların arttığını görmek beni daha çok motive ediyordu. Hala böyle bir ajandam var ve sayılarsa üç basamaklı lara  ulaşalı çok zaman oldu. Artık üniversiteye başladığımdaysa benim için kampüsün en güzel en huzurlu yeri kü

DENİZİ ÖZLEMEK...

Resim
                Birkaç ay önce ki İzmir seyahatimden kareler geldi gözlerimin önüne. Ve anladımki insan ayağını nereye bassa bir özlem hissediyor veda ettiği yere... İzmir, denizin kokusunu ilk defa sineme çektiğim şehir. Mavinin iki farklı tonunun birbirine karışmaksızın aynı karede oluşunu izlemek ne kadar da etkilemişti beni. Aliağa sahilinin kimi zaman dingin, kimi zaman asabi halini seyrederken elimde kalemim ve defterim gördüğünü tasvir eden bir ressam misali yazmaya çalışsam da gözümün değdiklerini, bu muazzamlığı anlatacak kelimeleri bulmak çok zordu. Arzın ve arşın uçsuz maviliği bana hayli tesir etmiş olacak ki bir not düşmüşüm satırlara; ''İlelebet papatyalar benim lügatimde özgürlüğü temsil etmiştir. Şimdiyse özgürlük başlığının altına birde denizi ekliyorum...''       Yine sahile kadar yürüyüp yalnız başıma kalmak istediğim bir gündü. Hava rüzgarlıydı. Buna rağmen bir an önce sahile varıp kitap okumayı umuyordum. Yeni dikilmiş bir palmiyenin altında

INCOGNITO- Beynin Gizli Hayatı

Resim
                Öncelikle kitabın yazarından kısaca bahsedecek olursak; David Eagleman, 21. yüzyılın en önemli nörobilim yazarlarından ve Baylor Tıp Fakültesi’nde bulunan Algı ve Hareket Laboratuarı’nda ekibiyle birlikte ‘zaman algısı, plastitite ve duygu değişimi, sinestezi ve nörohukuk gibi konuları aydınlatmaya çalışan bir nörobilimcidir. 2011–2012 yılları arasında Newyorktimes’ın en çok satanlar listesinde bulunan ve 2011’in en iyi kitabı olarak gösterilen İncognito, bu alanda okuduğum ilk kitap. Daha önceleri yalnızca okuduğum kişisel gelişim kitaplarında karşılaştığım minimal bilgilerin dışında beyin ve insan davranışlarıyla bu kadar iç içe olmamıştım. Kitabı satın alırken ve okumaya başladığım ilk zamanlar, yoğun araştırma içerikleriyle benim için uygunluğundan tereddüt etsemde ilerledikçe bu araştırmaları ve sonuçlarını öğrenmek bana haz verdi. İnsana dair bilinçli ve bilinçdışı davranışların temelinin nelere dayandığını, bilim dünyasında bilincin varlığına dair tartışmalar